21 Mayıs 2016 Cumartesi

Ateş Serisi #1 ; Karanlık Ateş / Kitap Yorumu

      Evet yeni bir young-adult sınıfına girebilecek fantastik kitapla karşınızdayım. Neden bu yaşımda hala young-adult okuyor ve seviyorum bilemiyorum ama ben hemen her tür kitabı okuyabilecek bir insan türü olduğumdan çok da yadırgamamak gerek sanırım. Benim için kitap seçerken tek önceliğim okumuş ve sevmiş birinden duymuş olmam. Türünü çok önemsemeden hemen alırım.

     Ateş serisine başlamam da böyle oldu diyebilirim. İçinde boğulacağım sulara mı atladım bilemiyorum :D İlk aşamada özgün ve gerçekten değişik olduğu için çok beğendiğimi söylemeliyim. Ama bu da yepyeni bir dünya tanımak, kavramları anlamak, karakterleri çözmek derken ilk kitapta bayaaa bir yorulmak anlamına geliyor. Bu ilk kitap da biraz bu yorgunlukla geçti. Tek avantajımız ana karakter MacKayla Lane'in de bu dünyayı tanımaya ve anlamaya yeni başlamış olmasıydı. Hatta her kitap başında özel bir terimler sözlüğü bile oluşturuyor kendisi :)


Spoiler vermeden konusundan kısaca bahsedeyim. MacKayla Lane Ashford'da yaşayan, pembeli hemen her şeye bayılan, ablasına hayran, bir barda part time barmenlik yapan normal bir Amerikalı kız. Ablası Alina üniversite için gittiği Dublin'de vahşice öldürülüyor ve katili bulunamayınca hem ailesinin acısına hem kendi intikam isteğini karşı koyamayan Mac Dublin'e gidiyor. Daha sonra yepyeni bir dünya keşfediyor.



Fae Irkı...
İki çeşit fae var. Mukaddes veya Işık Krallığı / Melun veya Karanlık Krallığı
İkisine de güven olmaz. Hele ki bir shide-kahini iseniz. Ve Mac öyle.
Hayatta kalma savaşında ona yardım eden tek bir kişi var Jericho Barrons. Ama kendi hakkında hiçbir şey anlatmıyor. Güvenilir mi? Meçhul...
Bir diğer karakter ölümcül seks fae V'lane. Işık Krallığı prensi. İyi olup olmadığına hala karar veremedim. Bu kitabın en büyük olayı o zaten. Kimseye tam anlamıyla güvenemiyorsunuz.

Kısacası güvenecek kimsesi olmadan çok tehlikeli bir dünyada buluyor kendisini Mac. Ablasının intikamını almak için geldiği Dublin'de intikamdan çok daha fazlası sorumluluk olarak yükleniyor omuzlarına...

Birkaç alıntı eklemek istiyorum. İstemeyenler geçebilir.

-Bu arada, kitapları filmlerden daha çok severim. Filmler size neyi düşüneceğinizi anlatırlar. İyi bir kitap ise bazı şeyleri hayal gücünüze bırakır. Filmler size pembe renkli evi gösterirler. İyi bir kitap, pembe bir ev olduğunu anlatır ve detayları sizin boyamanıza, hatta belki çatı modelini seçmenize ve kendi arabanızı o evin önüne park etmenize olanak tanır.

(Mac ile benzer düşüncelerimiz olduğunu ilk keşfedişim^^)

-Hak Çağı Nesli, sırf doğmuş olma meziyetine sahip oldukları için her şeyin en iyisini hak ettiklerine ve ailelerinin mümkün olan her türlü avantajı onlara sunmaları gerektiğine, aksi taktirde kendi elleriyle çocuklarını toplum dışı kalmaya ve başarısızlığa mahkum etmiş olacaklarına inanan çocuklardan oluşur. Bilgisayar oyunları, uydu televizyon, internet ve son çıkan ileri teknoloji ürünü cihazlarla büyüyen -elbette ebeveynleri bütün bunları onlara sağlamak için köleler gibi çalışırken- HÇN çocuklarının büyük bir çoğunluğu, bir yanlış yaptılarsa da, bunun kendi suçları olmadığına inanırlar. Hatalı olan -büyük ihtimalle çalışıyor oldukları için- onları ihmal eden anne babalarıdır.

[Beni derinden etkileyen bir diğer paragraf. Çok değil bir iki sene içerisinde öğretmen olacak biri için söylüyorum, o kadar haklı ki... Yeni nesil, hatta Mac'in deyimiyle hak çağı nesli, sahip olduklarıyla asla yetinemeyen, aç gözlü, anne babasının omzuna kaldıramayacakları yükler yükleyen bir nesil. Zamanında benim evime bilgisayar (o da eski püskü külüstür, ve benim değil tüm evin) girdi diye sevindiğim yaştaki çocuklar, günümüzde çoktan 2 tablet pert etmiş (en az) şu an ise son model laptop ve akıllı telefona sahip çocuklar. Bunu nasıl aşarız, çocukları mı eğitiriz, ebeveynleri mi eğitiriz bilmiyorum. Ama giderek daha fazla tüketen nesiller yetiştikçe sonumuz pek hayra alamet değil. Bu arada bu beni gerçekten rahatsız eden bir konu olduğu için çok uzatmışım. Herkesten özür dilerim^^]

Sonuç olarak bence artık daha yetişkinlere hitab eden fantastik kitapların yazılma zamanı gelmişti. Young-adult kategorisindeki bir çok kitap gibi çocuk hikayesi olmadığı için beğendim.
Kitaba puanım ; 8/10


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder